Thursday, January 27, 2011

Cihangirlim Barbaros'ta :)

http://cihangirlimbarbarosta.tumblr.com/

Cihangirlim nerede?

14 Ocak 2011 itibari ile Goztepe'deki evimizi kapatip Alacati'ya geldik. 3-4 ay kadar buradayiz... Barbaros Koyu"ndeki evimiz oturulacak duruma gelene kadar... Dolayisi ile bu blog da miyadini dolduruyor. Yakinda Cihangirlim ne alemde takip etmek isteyenler icin yeni bir link verecegim!

Saturday, January 1, 2011

Goztepe Tren Istasyonu

2011

2011 ogrenmenin yili olsun... Yenilebilir bitkiler yetistirmeyi, orgu ormeyi, yazi yazmayi, ev yapmayi, tasalanmamayi, tasarruf etmeyi, sapan kullanmayi, kedi-kopek disinda hayvanlara bakmayi, yeni hayat cesitlerini...... ogrenme yili olsun.

Thursday, November 18, 2010

Cihangir'den Göztepe'ye taşınırken...

Cihangir'den Göztepe'ye taşınmak radikal bir karardı... Cihangirlileri ayrı beni kafasında artık Cihangir'den ayıramayanları ayrı şaşırttı. Bu kararı alana kadar biri bunu yapacağımı söyleseydi ben de sıkı bir dalga geçerdim. Hatta beni ne kadar yanlış tanıdığını da kafamın bir yerine not eder hafif mesafemi koyardım. Bunca tepki neden? Artılar eksiler tartıldı elbet ama iki mahalle ve ikisinin vadettiği yaşam birbirinden o kadar farklı ki bu geçişi sorgulamaktan doğalı olamazdı. Ta ki karar verene kadar. Karar anı garip bir an. İnsanın bünyesi kendisinden önce biliyor o kararı verdiğini. Kendine çaktırmadan ufak çaplı bir hazırlığa bile başlıyorsun. Durup duruken gardrobunu gözden geçiriyorsun mesela... Trafikle ilgili hesaplamalara başlıyorsun bilinçsizce. Gittiğin evlerde kendine dahi çaktırmadan mutfak karoları gibi dekorasyon detaylarını süzmeye başlıyorsun. Bütçeni daha bir yakından takip eder oluyorsun. Ama bunların hiçbiri bilinçli olmuyor. Farkında olmadan bir sürü done biriktiriyorsun. Bir an geliyor ve bir bakıyorsun ki kararını vermişsin bile. Kararını ne kadar fazla değer verdiğin insana söylersen gerçekleştirmeye o kadar yaklaşıyorsun. Ve bir bakıyorsun işe girişmişsin. Bir bakıyorsun... Cihangir'den Göztepe'ye taşınmışsın!

Wednesday, November 3, 2010

Rezene

Ya bu rezene öyle bir sebze ki... kütür kütür yesen de şahane muamele yapsan da... Şu soğan rezene olayına açıklık getireyim. Soğanı zeytinyağında hafif pembeleştirdim. Rezeneyi ufak doğradım, soğanla azıcık çevirip biraz su ekledim. Az su - yemeğin sonunda su kalmayacak kadar az. Suyun yok olmasına yakın birkaç parça taze limon kabuğu attım. Yemeğin altını kapattıktan sonra da ufacık küp küpümsü kesilmiş mezgitleri de katıp şöyle bir çevirdim. Bir yemek bu kadar kolay ama bu kadar mı lezzetli olur! Yanında yasemin pirincinden pilavla bu kadar mı iyi gider!

Dur bakayım şu tuzlu keki rezeneli de yapabilirim aslında :)

Sunday, October 31, 2010

Bugün fotoğraf yok ama menüyü sayıyorum! Tulumpeynirli, kirmizi acı biber, biberiye ve kekikli tam buğday ununa kek! Üzümlü, elmalı, tarçınlı kek! Kereviz çorbası - saplarıyla beraber! Soğan-rezene kavurma - artık neye benzediyse.... Bir de yağda salça ve domates sosu ile kavrulmuş kuru biberler - üzerine sarımsaklı sosu ile.. Dahea na olsun yaa... Hala mı açsınız yaa :)