Labels
anason
(2)
arpacik sogan
(2)
beyaz şarap
(1)
buğday
(1)
çarliston biber
(2)
dereotu
(1)
domates
(3)
erik receli
(1)
fesleğen
(2)
firin
(1)
hardal
(1)
hardal tohumu
(2)
havuc
(1)
isli abaza peyniri
(1)
ispanak
(1)
karanfil
(1)
karides
(2)
karnıbahar
(1)
kekik
(1)
ketcap
(1)
kuru limon
(1)
kuzu eti
(1)
lemongrass
(1)
limon kabuğu
(2)
linguine
(1)
makarna
(1)
mantar
(3)
martini
(1)
mezgit
(1)
nar eksisi
(1)
pancar
(1)
patates
(1)
patlıcan
(2)
pattaes
(1)
pilav
(1)
pirasa
(3)
pırasa
(1)
portakal
(1)
rezene
(5)
sarimsak
(2)
sarımsak
(3)
soğan
(3)
southern comfort
(1)
turp
(1)
yumurta
(5)
zencefil
(2)
zeris
(1)
zeytinyagi
(2)
zeytinyağı
(2)
zeytinyagli
(1)
Sunday, December 27, 2009
Monday, November 30, 2009
Monday, October 5, 2009
Sunday, October 4, 2009
Saturday, October 3, 2009
Thursday, September 17, 2009
Sunday, September 13, 2009
ev yapımı ketçap!
Francesco, a brief note in English for you... This is a recepie for home-made ketchup which I tried at home. Rather than me translating all, why don't you consider tasting it? :)
Domates mevsimini değerlendirmek uğruna bir fanteziye giriştim ve Açık Radyo'da duyduğum ketçap tarifini hayata geçirmeye karar verdim!
2 kilo domates, ikiye kesildi, üzerine az zeytinyağı ve tuz ile fırına verildi
Fırında iyice pişip yamulmaya başlayınca dışarı alındı
Ilınınca kabukları kolaycacık soyuldu
Domatesler, bıraktıkları zeytinyağlı su, her beraber bir tencereye aktarıldı
Bu bütünün yarı ağırlığı kadar su
1/4 ağırlığı kadar şeker (ki bence çok daha az olabilirmiş)
1/8 ağırlığı kadar üzüm sirkesi eklendi
Lezzet Topu: Bir tülbent kesenin içinde yıldız anason, hardal tohumu, tane kimyon, tane karabiber, karanfil, tane rezene (bunu ben ekledim.. olmazsa olmaz) karışımın içine sallandırıldı.
Bir kırmızı soğan ve 3-4 diş sarımsak da eklenip iyice kaynatıldı.
Yeterince kaynayıp suyu azalınca lezzet topu, soğan ve sarımsakları içinden aldım.
Blenderda pürüzsüz hale gelene kadar karıştırdım.
Son olarak tekrar tencereye alıp suyunu iyice çekip ketçap kıvamına gelene kadar karıştırıldı.... Dibi tutmadan tabiii...
Sabah da afiyetle yedik kendisini :) Yapması 3-4 saat sürdü ama 3-5 ay doğal ketçabımız olacak dolapta...
Domates mevsimini değerlendirmek uğruna bir fanteziye giriştim ve Açık Radyo'da duyduğum ketçap tarifini hayata geçirmeye karar verdim!
2 kilo domates, ikiye kesildi, üzerine az zeytinyağı ve tuz ile fırına verildi
Fırında iyice pişip yamulmaya başlayınca dışarı alındı
Ilınınca kabukları kolaycacık soyuldu
Domatesler, bıraktıkları zeytinyağlı su, her beraber bir tencereye aktarıldı
Bu bütünün yarı ağırlığı kadar su
1/4 ağırlığı kadar şeker (ki bence çok daha az olabilirmiş)
1/8 ağırlığı kadar üzüm sirkesi eklendi
Lezzet Topu: Bir tülbent kesenin içinde yıldız anason, hardal tohumu, tane kimyon, tane karabiber, karanfil, tane rezene (bunu ben ekledim.. olmazsa olmaz) karışımın içine sallandırıldı.
Bir kırmızı soğan ve 3-4 diş sarımsak da eklenip iyice kaynatıldı.
Yeterince kaynayıp suyu azalınca lezzet topu, soğan ve sarımsakları içinden aldım.
Blenderda pürüzsüz hale gelene kadar karıştırdım.
Son olarak tekrar tencereye alıp suyunu iyice çekip ketçap kıvamına gelene kadar karıştırıldı.... Dibi tutmadan tabiii...
Sabah da afiyetle yedik kendisini :) Yapması 3-4 saat sürdü ama 3-5 ay doğal ketçabımız olacak dolapta...
Sunday, August 23, 2009
kudret narı
yine balkondan atraksiyonlar...
bu kudret narı maalesef öyle lezzetle yenecek birşey değil... en fazla içindeki çekirdeklere zeytinyağlı bir muamele yapıp yenirse ülsere vs iyi geldiği söyleniyor...
bu değişik narın esas kudreti yaraların, yanıkların, vurukların üzerine sürülünce ortaya çıkıyor... daha çabuk iyileşmesini sağlıyor... sarı ufak bir çiçek giderek yamru yumru nefis sarı renkli bir meyve halini alıyor.. sonra bu meyve patlıyor ve içindeki kıpkırmızı çekirdeklerle incecik dalda asılı duruyor...
bu arada biz kendisine nar derken, ecnebiler "bitter melon" demiş.. o da bir acayip!
işte öncesi ve sonrası :)
bu kudret narı maalesef öyle lezzetle yenecek birşey değil... en fazla içindeki çekirdeklere zeytinyağlı bir muamele yapıp yenirse ülsere vs iyi geldiği söyleniyor...
bu değişik narın esas kudreti yaraların, yanıkların, vurukların üzerine sürülünce ortaya çıkıyor... daha çabuk iyileşmesini sağlıyor... sarı ufak bir çiçek giderek yamru yumru nefis sarı renkli bir meyve halini alıyor.. sonra bu meyve patlıyor ve içindeki kıpkırmızı çekirdeklerle incecik dalda asılı duruyor...
bu arada biz kendisine nar derken, ecnebiler "bitter melon" demiş.. o da bir acayip!
işte öncesi ve sonrası :)
Saturday, August 22, 2009
goztepe esiyor
sanirsiniz Sahin Tepesi..oyle esiyor ruzgar burada... iki adim asagiya dogru inince sanki baska bir iklime geciyorum.. cihangir'deki bogaz esintisinden biraz farkli.. sanki daha tepelik bir yerdeymissiz hissini veriyor... ki goztepe'deyiz.
Tuesday, July 28, 2009
Sunday, July 12, 2009
martini nasil yapilir?
Bilenler hodri meydan! Bu bardaklar daha ne kadar bos bekleyecek? Birakin artik bu "martini vodkayla mi yapilir cinle mi yapilir" tartismalarini... Burjuva isler bunlar...
Buzu kiriyorsun... uzerine 3 olcu cin...1 cay kasigi dry vermut, bir de yesil zeytin... Calkalamiyorsun, sadece karistiriyorsun... Niye peki? Buzlar kristalize olmasin diye...
Dolsun artik bu bos bardaklar!
Saturday, June 27, 2009
Monday, April 27, 2009
şaşıran biz olduk!
Göztepe o kadar rüzgarlı ki.. Pembe domates tohumları uçmuş, toprakların yerinde yeller esiyor... Neyse ki garanti olarak bir kısmını Muharrem Bey'e emanet etmiştik! Umudumuz ondaki fidelerde... Olmadı, bu yaz domatesler Cem Ergün'den!
Sunday, April 26, 2009
Mico'nun balkon sefasi...
Sunday, April 12, 2009
Friday, April 3, 2009
pencereden pencereye
Geçen akşam karşı binadaki Sağır-Dilsiz okulundaki öğrencilere takıldı gözüm. Her birinin önünde birer bilgisayar. Arada ekrana bakıyorlar arada da dönüp heyecanlı heyecanlı birbirleriyle "konuşuyorlar". Sonra düşündüm... Ne kadar şanslılar, devir teknoloji devri. Konuşup duyamıyorlar ama MSN'den oradan buradan birbirleriyle yazışabilirler... İyi de... chat yapmak yerine neden hala işaret diliyle anlaşmaya çalışıyorlar? İşaret dili onlar icin konuşmak kadar doğal da ondan... Göz göze bakarak anlaşmanın yerini hiç bir chat penceresi tutamıyor da ondan... Konuştukları dili anlayabilsem ne konuştuklarını da "duyuyor" olacağım ta o mesafeden. Chat filan gerekmeden, pencereden pencereye anlaşacağız...
Monday, March 23, 2009
manni gülü
Saturday, March 14, 2009
Subscribe to:
Posts (Atom)