Labels
anason
(2)
arpacik sogan
(2)
beyaz şarap
(1)
buğday
(1)
çarliston biber
(2)
dereotu
(1)
domates
(3)
erik receli
(1)
fesleğen
(2)
firin
(1)
hardal
(1)
hardal tohumu
(2)
havuc
(1)
isli abaza peyniri
(1)
ispanak
(1)
karanfil
(1)
karides
(2)
karnıbahar
(1)
kekik
(1)
ketcap
(1)
kuru limon
(1)
kuzu eti
(1)
lemongrass
(1)
limon kabuğu
(2)
linguine
(1)
makarna
(1)
mantar
(3)
martini
(1)
mezgit
(1)
nar eksisi
(1)
pancar
(1)
patates
(1)
patlıcan
(2)
pattaes
(1)
pilav
(1)
pirasa
(3)
pırasa
(1)
portakal
(1)
rezene
(5)
sarimsak
(2)
sarımsak
(3)
soğan
(3)
southern comfort
(1)
turp
(1)
yumurta
(5)
zencefil
(2)
zeris
(1)
zeytinyagi
(2)
zeytinyağı
(2)
zeytinyagli
(1)
Monday, April 27, 2009
şaşıran biz olduk!
Göztepe o kadar rüzgarlı ki.. Pembe domates tohumları uçmuş, toprakların yerinde yeller esiyor... Neyse ki garanti olarak bir kısmını Muharrem Bey'e emanet etmiştik! Umudumuz ondaki fidelerde... Olmadı, bu yaz domatesler Cem Ergün'den!
Sunday, April 26, 2009
Mico'nun balkon sefasi...
Sunday, April 12, 2009
Friday, April 3, 2009
pencereden pencereye
Geçen akşam karşı binadaki Sağır-Dilsiz okulundaki öğrencilere takıldı gözüm. Her birinin önünde birer bilgisayar. Arada ekrana bakıyorlar arada da dönüp heyecanlı heyecanlı birbirleriyle "konuşuyorlar". Sonra düşündüm... Ne kadar şanslılar, devir teknoloji devri. Konuşup duyamıyorlar ama MSN'den oradan buradan birbirleriyle yazışabilirler... İyi de... chat yapmak yerine neden hala işaret diliyle anlaşmaya çalışıyorlar? İşaret dili onlar icin konuşmak kadar doğal da ondan... Göz göze bakarak anlaşmanın yerini hiç bir chat penceresi tutamıyor da ondan... Konuştukları dili anlayabilsem ne konuştuklarını da "duyuyor" olacağım ta o mesafeden. Chat filan gerekmeden, pencereden pencereye anlaşacağız...
Subscribe to:
Posts (Atom)